KAPADOKYA TUR BLOG

KAPADOKYA TUR BLOG
KAPADOKYA TUR BLOG

KAPADOKYA lav tabakaların, milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla, dünyada başka hiç bir yerde pek de görülemeyecek ilginçlikte ve güzellikte ortaya çıktığı bir coğrafya. Sıklıkla söylenen Erciyes, Hasan Dağı ve Güllü Dağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu değil, 60 milyon yıldır süren, bu dağlar olmadan oluşmaya başlamış ve halen devam eden doğal bir oluşum.

Kapadokya ismini Persler’in ‘Güzel Atlar Ülkesi’ anlamındaki Katpatukya kelimesinden alıyor. Kayalara oyulmuş benzersiz evleri, kiliseleri, yeraltı şehirleri, rengarenk balonları, ünlü şarapları ve muhteşem günbatımıyla Kapadokya büyüleyici ve gizemli bir atmosfere sahip. İç Anadolu’da Nevşehir, Aksaray, Kırşehir, Niğde, Kayseri illerinin sınırlarına kadar uzayan geniş bir bölge burası. O yüzden bu güzel coğrafyaya vakit ayırın. Günübirlik turlara feda edilemeyecek kadar özel bir yer burası, hem de 4 mevsim.


Romalıların ilk Hıristiyanlara baskılarını arttırdığı 3-4’üncü yüzyıllarda ‘bir lokma bir hırka’ felsefesiyle yola çıkanlar, özgürce ibadet edebilecekleri bir yer ararken Kapadokya’nın lav ve küllerden oluşan yumuşak tabakalarını fark edip buraya yerleşmişler. Yeraltı şehirleri kuran, yüksek kayalıklarda üst üste delikli mağaralar açan ilk Hristiyanlar, savaşçı olmadıkları için, toprağın bereketini güvercin gübreleriyle kuvvetlendirmişler.

Bir tarım toplumu gibi ekip biçerek yaşamlarını sürdürmüş, inançlarını yaşatmayı başarmışlar. Bizans’ın ek güce ihtiyaç duyarak rahipleri de asker yapmaya başlaması ile idealist olan din adamları da kaçarak bu bölgeye yerleşmiş ve kendi kiliselerini inşa etmişler. Dünya nimetlerinden elini eteğini çeken münzeviler ise bu mağaralarda inzivaya çekilmiş.

Hristiyanlığın 3-4. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olarak kabul edilmesinin ardından, Kayseri (Sezeria) doğumlu Aziz Basil buraya gelerek bölgenin bu önemli noktası olan Göreme’yi (Korama) bir eğitim merkezi seçmiş. Burada yüzyıllar boyu yalnızca din adamları eğitilmiş ve yaşamlarını sürdürerek ibadet etmişler.

Kiliseler değişik dönemlerde tahrip edilmiş ve tekrar yapılmış. Freskler ise dönemlerin çalkantılarıyla birlikte üstleri alçıyla sıvanarak tekrar boyanmış. Dört bir yanı kayalara oyulmuş kiliselerle çevrili olan Kapadokya’da yaklaşık 360 oyma kilise bulunuyor.

Çok bilinen rotalarıyla Kapadokya’yı gezip, bunun da dışına çıkabilmek için, herkesin kendi yolunu bulması, kendine özel manzarayı keşfetmesi gerekiyor. Sürüden ayrılmayı, vadilerde kaybolmayı, kiliselerde yüzlerce yıllık geçmişin sesini dinlemeyi seçenler için atla, ciple, motosikletle, bisikletle ya da yürüyerek pek çok keşif seçeneği mevcut.

Kapadokya olağanüstü oluşumlarının yanında yeraltında da akıl almaz sürprizler saklıyor. Peri bacalarının büyüsüne kapılıp, yeraltı şehirlerinin önemini atlamamak gerekiyor. Kapadokya bölgesinde bulunan yaklaşık 30 yeraltı şehrinden yalnızca 7 tanesi gezilebiliyor. En çok ziyaret edilenler, Nevşehir-Niğde yolu üzerindeki Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehirleri.